

“Sanki tüm bunları yapan kendisi değildi, o bilinmeyen ve elle tutulamayan güç buna mecbur ediyordu onu.”
Mecburiyet, ünlü bir ressamın; karısıyla özgürlük uğruna kendi ülkesi Avusturya’dan İsviçre’ye kaçmış bir vatandaşın, devlet ve otorite karşısındaki korkuyla karışık çaresizliğini ele alıyor.
Zweig, bizlere yaşamanın nefes almaktan farklı bir deneyim istediğini fark ettirmek ister. İnsanlığın derin kötücül hazlarını keşfettiği bir gecede duygularını anlamaya çalışan bu adamın tek geceyi kapsayan öyküsü 20. yüzyılın büyük isimlerinden Stefan Zweig’ın dingin bir akışla kurguladığı kısa öykülerinden biri.
“Bir adam, kendini bulduğunda artık bu dünyada kaybedecek bir şeyi yoktur. Ve bir adam içindeki insanı anladığında bütün insanları da anlar.”
Satranç, görünüşte bir gemide yolları tesadüfen kesişen bir satranç şampiyonu, hırslı oyuncular ve tutukluluğu sırasında gizlice ele geçirdiği bir satranç kılavuzundan öğrendiği oyunlarla kendi zihninde kaybolmuş Dr. B’nin hikâyesi gibi görünür. Oysa âdeta yazarın bir veda mektubu niteliği taşımaktadır. Stefan Zweig, muhteşem ve gerilim dolu bir kurguyla kaleme aldığı bu öyküyü Brezilya’dayken yazmış ve intihar etmeden kısa bir süre önce tamamlamıştır. Hikâye, Avrupa kültürünün Nazi tehlikesi altında yok oluşuna, zorbalık ve baskı gören toplumların ruhsal gelgitlerine ve çalkantılarına ışık tutar. Zweig, gizliden gizliye kendi hayatında da yaşadığı baskıları ve sürgünü, Satranç hikâyesinin içinde kimi zaman eğlenceli, kimi zaman da derinden etkileyici sahnelerle harmanlayarak okuyucuya sunmuştur.
M.Ö. 400’lerde Sun Tzu tarafından kaleme alınan ve aradan geçen binlerce yıla rağmen günümüzde hâlâ değerini koruyan Savaş Sanatı, yazılı tarihin en değerli taktik-strateji eserlerinden birisidir.
No account yet?
Create an Account